Bazı bulaşıcı hastalıkları geçirenler genellikle aynı hastalığa ikinci kez yakalanmazlar. Bu, o hastalığı geçirerek kazanılmış doğal bağışıklıktır.
İnsanlara yapay yoldan bağışıklık kazandıran aşı ve aşılama düşüncesi işte tam da bu düşünceden doğmuştur.
Tarihte aşıya ilişkin bilinen ilk çalışmalar, çiçek hastalığıyla başlıyor. Bazı kaynaklar çiçek aşısının milattan önce 4. yüzyılda
Çinliler tarafından geliştirildiğini söylerken, bazı kaynaklar ise aşının kökeni olarak Orta Asya'da yaşayan Türkleri gösteriyor.
Çiçek aşısının nasıl yapıldığını açıklayan ilk belge 1500 yıllarında Çin’de bulundu.
Çin’de yazılan bu belgeye göre, çiçek hastalığını şiddetli yaşamayan hastalardan alınan yara kabuğu kurutulurdu.
Kabuklar, kuru bir çiçekle birlikte toz hale getirildikten sonra ılık bir ortamda bekletilirdi.
Virüslerin çoğu öldükten sonra bu toz, ince gümüş bir çubukla aşılanacak çocuğun burnuna üflenirdi.
Çiçek aşısı 1700’lerde İstanbul’da da yapılmaktaydı. İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi’nin eşi olan Lady Mary,
İstanbul’a geldiğinde çiçek aşısının nasıl yapıldığını görmüştü.
Oğluna, İstanbul’da 1718 yılında çiçek aşısı yaptırdı ve İngiltere’deki arkadaşlarına Osmanlı aşısı hakkında bilgi verdi.
Çiçek aşısının tarihi ile ilgili belgeler Lady Mary’nin Osmanlı’da gördüklerinin aşının geliştirilmesinde rolü olduğunu doğruluyor.
İlk aşının Osmanlı’da bulunmuş olabileceği öne sürüldü.
18. yüzyılın sonlarına kadar en korkulan hastalıklardan biri çiçek hastalığıydı.
Birçok kişi bu hastalıktan ölüyor, ölmeyenler irin kabarcıklar dökerek çiçek bozuğu olmuş yüzlerindeki kalıcı izlerle yaşamak zorunda kalıyorlardı.
Hastalığı hafif atlatan kişilerin aynı hastalığa bir daha yakalanmadığını gören Türkler ve bazı doğu halkları, koruyucu bir önlem olarak sağlıklı kişilere hastalık aşılamayı düşündüler.
Bunun için derideki kabarcıklardan alınan sıvıyı aşı olarak kullanıyorlardı. Fakat bu yöntem başarılı olmadı.
Çünkü hastalığı en hafif geçirenlerden alınan mikroplar, sağlıklı kişilerde daha kötü sonuçlara yol açabiliyordu.
İngiliz Dr. Jenner Avustralya’da inekten besicilere bulaşan çiçek hastalığınının hafif atlattığını öğrenmişti.
Jenner, 1896’da çiçek hastalığına yakalanmış bir besicinin kolundaki çiçek yarasının sıvısını aldı ve bir çocuğun kolunda açtığı çiziğin üzerine sürdü.
Aşıladığı çocuklar çiçek hastalığına yakalanmayınca Jenner, bu aşı yönteminin İngiltere’de ve Avustralya’da yaygın olarak uygulanmasını sağladı.
Edward Jenner ilk canlı viral aşı olan çiçek aşısı fikrini geliştirerek, bilimsel olarak tıpta bir çığır açmış ve Modern Aşılar Milyonlarca Hayat Kurtardı.
Çiçek hastalığına karşı en etkili korunma yöntemi olan çiçek aşısını 1796 da İngiliz asıllı Jenner bulmuştur.
Çiçek hastalığı son olarak 1977 yılında Somali’de görüldü ve bu tarihten sonra zorunlu aşı uygulamasından vazgeçildi.
Jenner'in öncülük ettiği bu ilk aşıdan sonra mikrobik, yani bakteri ya da virüsler gibi birçok hastalığın aşısı bulundu.
Peki Virüslere karşı tarihte aşılar kaç yılda bulundu?
İlk çiçek hastalığı aşısının bulunması tam 26 yıllık bir çalışmayı gerektirmişti
Çiçek hastalığı aşısı - 26 yıl, (1770-1796)
Kuduz aşısı - 4 yıl, (1881-1885) - Kuduz aşısı Virüse karşı En erken bulunan aşıdır.
Kızamıkçık aşısı - 7 yıl, (1962-1969)
Boğmaca aşısı - 8 yıl, (1906-1914)
Kızamık aşısı - 9 yıl, (1954-1963)
Grip aşısı - 14 yıl, (1931-1945)
Çocuk felci aşısı - 20 yıl, (1935-1955)- ağızdan verilen tek aşıdır.
Tüberküloz aşısı - 21 yıl, (1900-1921)
Kabakulak aşısı - 22 yıl, (1945-1967)
Hepatit A aşısı - 24 yıl, (1967-1991)
Rotavirüs aşısı - 26 yıl, (1980-2006)
Sarıhumma aşısı - 27 yıl, (1912-1939)
Kolera aşısı - 30 yıl, (1854-1884)
Hepatit B aşısı - 38 yıl, (1943-1981)
Difteri aşısı - 40 yıl, (1883-1923)
Tetanos aşısı - 40 yıl, (1884-1924)
Su çiçeği hastalığı aşısı - 34 yıl, (1954-1988)
Tifo aşısı - 58 yıl, (1838-1896)
Menenjit aşısı ise tam - 68 yıl, (1906-1974)
Elbette günümüz teknolojisi ile geçmişi bir tutmamak gerekir.
Covid-19 aşısı - peki şimdi ne olacak?
.